
Alışveriş yaparken zaman zaman kontrolünü kaybedenlerin sayısı bir hayli fazla. Hatta yeni bir şeyler almak bir çok kişi için stres atmanın en güzel ve en etkili yolu. Kulağımıza sürekli fısıldanan “satın al” telkinine karşı koyamamak ve alışveriş yaparak o psikolojik rahatlılığı yaşamak evi zamanlar ihtiyaç duyulmayan bir sürü şeyle doldurur. Bu alışveriş bağımlılığının belirtilerinden biridir. Alışveriş ve ruhsal tatmin arasındaki doğru orantı algısı evinizdeki yığılmalara neden olduğu gibi sizi ekonomik olarak güç duruma da düşürebilir. Sonuçta parayı kazanmak kadar paranın doğru yönetilmesi de önemlidir. Peki günümüz çılgın tüketim toplumu bizi sürekli satın almaya teşvik ederken bunun dengesini nasıl kurabiliriz?
RUH HALİNİZE DİKKAT EDİN
Depresif zamanlardan geçiyorken alışveriş bir kaçış olarak görülebilir. Yeni şeylere sahip olmak kısa süreliğine ruhunuza iyi gelecektir ancak duygusal dalgalanmalarınız sizi bilinçsiz bir tüketime götürecektir. Sinirli ve agresif olduğunuzda çaresiz, tükenmiş ve yorgun hissettiğinizde sizde de alışverişe çıkma isteği yükseliyorsa AVM’nin yolunu tutmadan önce durun ve kendinizi dinleyin, isteğinizi durdurmaya çalışın. Eğer bunda başarılı değilseniz psikoterapi yoluyla tedavi olabilirsiniz. Öfkeli veya mutsuz olduğunuz zamanlarda alışverişten kaçındığınız gibi aç ve uykusuzken de alışverişe çıkmamalısınız.
LİSTE HAZIRLAYIN
Aklınızda hiç yokken vitrindeki ayakkabının nasıl olup da sepetinizin içine girdiğini anlayamayabilirsiniz. Bunun için alışveriş öncesi plan yapmak da fayda vardır. Neye gerçekten ihtiyacınız olduğunu kağıda yazın. Evden çıkmadan önce o listeye sadık kalacağınıza söz verin. Listede yer alanlar bir nevi kendinizle yaptığınız bir anlaşmanın maddeleridir. Kendinize verdiğiniz sözleri yazılı hale getirmek sizi çok beğendiğiniz ancak bütçenizi sarsacak ayakkabının cazibesine karşı koymak için dürtüleyecektir.
KİMİNLE ALIŞVERİŞE ÇIKMALI?
Bazı uzmanlar yalnız başına alışverişe çıkmayı savunmakta. Ama arzularınızı durdurma konusunda kendinize güvenmiyorsanız bir arkadaşın size eşlik etmesi en mantıklısıdır. Partneriniz sizi yakından tanıyan biri olmalı. Alışveriş yoldaşınıza danışabilirsiniz. Size farklı bir perspektif sunabilir ya da aynı ürünü daha uyguna alabileceğiniz bir dükkan tavsiye edebilir. Onun yorumlarını, eleştirilerini, uyarılarını ve açıklamalarını önemseyin.
NAKİT ÖDEYİN
Herkesin cüzdanına giren o küçük plastik kart bir çok kişiyi de borç batağına götürmüştür. Sizde onun sihrine kapıldıysanız kredi kartınız felaketiniz olabilir. Kredi kartı çok enteresan bir şekilde sınırsız satın alma özgüveni verir. Cebinizden o anda para çıkmaması daha çok almaya yöneltir. Kredi kartının mı sizi, sizin mi onu yönettiğiniz önemlidir. Eğerkredi kartınızın size hükmettiğini hissediyorsanız onu evde bırakmak da fayda vardır. Bir bütçe planı oluşturarak nakit ödemek önceliklerinizi ortaya çıkaracak sepetinizin hafiflemesini sağlayacaktır.
Alışveriş bağımlılığını en büyük nedeni yukarıda da ifade edildiği gibi ruhsal çalkalanmaların yaşanmasıdır. Günümüz stresli iş yaşamı ve tüketme güdülerini daha fazla harekete geçiren reklam endüstrisi sistemin çarklarını döndürecek dişleridir. Ancak mutlu olmanın tek yolunun alışveriş olmadığını bilmek size çok şey kazandıracaktır. Bu açıdan tüketmekten daha çok üretmeye odaklanabilirsiniz. Düzenin daima pazarladığı “İhtiyaçlarınız sınırsızdır.” fikrine karşı aslında kısıtlı olmayan şeyin kapasiteniz ve enerjiniz olduğunu gösterebilirsiniz. Bunun için mutsuz hissetiğiniz zamanlar alışverişe çıkmak yerine sosyal aktivitelere katılabilir, yaratıcı yeni hobiler edinebilirsiniz. Dolabınızı açtığınızda giyecek hiç bir şeyinizin olmadığını düşünmek yerine daha pozitif bakarak elinizdekilerle neler yapabileceğinize yoğunlaşabilirsiniz.